18 Aralık 2008 Perşembe

Bir derleme..

Parenting Tips From Montessori

24 Kasım 2008 Pazartesi

Çocuklar ve Taklit

Maria Montessori Absorbent Mind'ından bir bölüm çok hoştu. Özellikle 1,5 yaş döneminde maksimum olan çocukların taklid etmelerine ve deneyerek öğrenmelerine hiçbir şekilde(tehlikeli bir durum oluşmadıkça) engel olunmaması gerekliliğini vurguluyor Montessori. Çocukların bu dönemde aktivite çemberi diye adlandırdığı bazı deneme aktiviteleri olacağından behsediyor, örn. ağır bir cismi bir yere taşıyıp sonra yerine geri getirmesiyle tamamlanan bir aktivite. Ya da eline aldığı bez ile etrafı silmesi. Can gibi orayı burayı, bir amacı olmadan süpürmesi. Bu aktiviteler tek başına bir amaç taşımasalar da, dolaylı olarak geleceğe hazırlamayı amaçlarlar. Bu dönemde, çocukların yukarıda olma istekleri olduğunu ve bu amaçla da yukarı çıkıp aşağıya inecekleri bir aktivite çemberi olanağı sunulmasının da önemini anlatmış. Bir cümle daha var çok özümsediğim : "Çocuklar sadece bacaklarıyla değil, gözleriyle de yürürler. Bu sebeple, tüm büyüme evrelerinde göstereceğimiz davranış şeklini burada da göstermeli ve onun bizi takip etmesini beklemek yerine, biz onu izlemeliyiz". Buna biraz daha dikkat etmeye çalışacağım.

Bu dönemde(1,5 yaş dönemi), çocuklar taklit etme içgüdüsü sergilemeye başlarlar.
Bu, kendi başına, yeni bir buluş sayılmaz, çünkü her zaman çocukların taklişt ettikleri söylenir, ama şimdiye kadar bu yüzeysel bir ifadeydi. Şimdi, farkına varıldı ki, çocuk taklit etmeden önce anlamalıdır; bu mantıksal, ancak daha önce kimsenin aklına gelmeyen birşey.
"They state that at this epoch
the child begins to show an instinct of imitation. This,
in itself, is not a new discovery, because at all times
people have said that children imitate, but hitherto this
was a superficial statement. Now it is realized that the
human child must understand before it imitates ; this is
logical, but it had not occurred to anyone before. "

Eski düşünce şu idi, biz sadece yapalım ve çocuk bizi izleyecektir, yetişkinin başkaca bir sorumluluğu neredeyse yoktur. Ve tabii ki çocuğa iyi bir örnek olmamız da söylenirdi. Bu düşünce, yetişkinlerin, özellikle öğretmenlerin önemini ön plana getirmekteydi. İyi bir insanlık için, kendilerinin de iyi insan olmaları gerekirdi. Anneler de özellikle buna dahildi. Kötü örnekleri olan bir çocuk kötü olarak büyür hissiyatı hakimdi.
"The old idea was that we only had to act and the children
would follow, there was hardly any further responsibility
for the adult. Of course it was also said that we had to
set a good example. This sets forth the importance of
all adults, especially teachers. They must set a good
example if there is to be a good humanity. Mothers also
were specially included. The feeling was that children
who have bad examples will grow up badly."

Yetişkinler çocukları için iyi birer örnek olduklarını vurgularlar ve böylelikle asıl sorumluluk onları izleyen çocukların kafalarına atılırdı, eğer çocuklar cömertçe kendilerine sunulan bu iyi örnekten yararlanamıyorlarsa, bu tamamen onların hatasıydı.
"The adult therefore stressed that he had set a good example for his
children to imitate and the real responsibility was thrown
on the heads of the children surrounding him, it was their
fault if they did not profit by the good example the adults
so generously gave to them. "

Sonuç her zaman mutsuzluktu, çünkü çocukların mükemmellik modeli olmaları gerekiyordu ama kendileri bundan çok uzaktı. Mükemmel bir insanlık istemiştik, ve insanlık bizi taklid ederek mükemmel olacaktı, ama biz mükemmel değildik; tam bir yanılgı! Doğa bizim gibi düşünmüyor, onun düşüncesi başka; o yetişkinlerin mükemmelliğine aldırmaz. Önemli olan, taklid edebilmek için, çocuğun buna hazır olması gerektiğidir.
"The result was unhappiness
everywhere, for although children ought to become
models of perfection, they were far from it. We wanted a
perfect humanity and thought humanity was to be perfect

by imitating us, but we were imperfect ; what a confusion
! Nature has not reasoned like we, she has reasoned
another way ; she does not bother about perfection
in adults. What is important is that in order to
imitate, the child has to be prepared to do so."

Önemli olan bu hazırlıktır ve ve bu da çocuğun bireysel çabasına bağlıdır. Örnek, bu taklit için bir motivasyondur, taklidin amacı değildir. Gelişimi sağlayan bu taklid çabasıdır, verilen örneğin elde edilmesi değildir.
"It is this preparation that matters and it depends on the efforts
of the individual child. The example offers a motive to
imitation, it is not the aim. It is the effort of imitation
which develops, not the attainment of the examples given. "

Çabanın amacı taklid değildir, asıl amaç, kişiyi istenen şeye dönüştürmek için, bizzat taklid olanağı yaratmaktır.
"The effort does not aim at imitation, it
aims at creating in oneself the possibility of imitation, of
transforming oneself into the thing desired."

(Kaynak: The Absorbent Mind, Maria Montessori, THE THEOSOPHICAL PUBLISHING HOUSE, 1949-Çeviriler bana ait, hatam olduysa affola)

19 Kasım 2008 Çarşamba

Matruşka Bir Montessori Materyali midir?


Bilmem siz de orijinal Montessori Materyallerine sahip olmanın çok maliyetli olduğunu düşünenlerden misiniz?

Pembe kuleye sahip olmanın en iyi yolunun, köşedeki marangoza ölçüleri verip istediğiniz tahta blokları elde ettikten sonra, pembenin en güzel tonuyla bunları boyamak olduğunu siz de mi düşündünüz?

Silindir bloklara sahip olmanın bu kadar kolay olmayacağını düşünerek, nasıl etsem de bunlardan alsam dediğiniz oldu mu? (http://www.kidadvance.com/productdetails.asp?pid=266)

Peki, bu düşüncelerin sonunda, aslında aslolanın, disipline edilmiş bir şekilde belirli kavramları anlamasını sağlamak olduğunu, bunu yapmanın alternatif yollarını bulmanın da eğlenceli olabileceği aklınıza geldi mi?

Ben Montessori'nin hangi araçla neyi hedeflerdiğini anlamaya çalışıp, bunu uygulamanın daha uygun bir yolunun olup olmadığını düşünürken buluyorum kendimi hep. Haftasonu Can Matruşka bebekleri üstüste, içiçe dizerken, sırayla kapatıp açmaya çalışırken "Matruşka bebekler Montessori Materyali midir?" sorusu takıldı kafama.

10 Kasım 2008 Pazartesi

Biraz Resim, Biraz Müzik, Biraz Eğlence






Biraz resim..



Biraz renkleri eşleştirme..


Biraz el koordinasyonu..
Ve tesadüfen müzik..
(Kaptan kaba mandalları aktarma, kabın tersinde mandallarla müzik)

7 Kasım 2008 Cuma

Esaret..

Esaret: Başka bir şeye bağımlı, özgürlüğü sınırlanmış olma, kendi insiyatifiyle hareket edememe durumu
Ve bir söz : "Cesaretin bittiği yerde, esaret başlar.."

Montessori'nin görüşleri içerisinde, beni en çok etkileyen kısım hep özgürlük ile ilgili olan görüşleri. Zaten işin özü de bu sanırım. Çocuğun her konuda özgür olması. Bu özgürlüğün içinde de kendini bulması. Bizim de, bir işbirlikçi, bir yardımcı, bir refakatçi, bir yol arkadaşından, ya da olsa olsa bir "yardımcı"dan öteye gitmememiz gerektiği.

Ne diyor peki Montessori:
"Bağımsız olmadan özgür olunamaz" (No one can be free unless he is independent-The Montessori Method)
Öncelikle, bağımlı olmaması gerekiyor yani. Bizden bağımsız hareket edebiliyor, bizden bağımsız ihtiyaçlarını giderebiliyor, bizden bağımsız düşünebiliyor ve karar verebiliyor olması..
Peki nasıl olacak bu?
2 şekilde: Birincisi, çevre buna uygun olacak. İkincisi, çocuk buna uygun olacak. Örneğin, eğer oyuncaklarına ulaşamazsa, nasıl ne oynayacağına karar verebilir? Ya da, oyuncakları, algılayamayacağı şekilde karmakarışık duruyorsa. Eğer kıyafetlerine ulaşamıyorsa nasıl giyinebilir? Lavaboya ulaşamazsa nasıl ellerini yıkayabilir? Bizden yardım alarak değil mi? Neden ellerini yıkamak için yardımımıza ihtiyacı olsun ki?
Ya da kendi başına yemek yemek. Kendi başına su içmek. Bunlar en temel ihtiyaçları, hazır olduklarında bunları kendi kendilerine yapabiliyor olmaları gerekmez mi? Ve bizim de zamanında hazır olmaları için onlara yardımcı olmamız..
"Çocuğunun kaşığı tutması, kaşıkla ağzını bulması ya da en azından kendisi yemek yerken onun izlemesi ve ne yaptığını görmesi için hiçbir çaba sarfetmeden onu besleyen anne, iyi bir anne değildir"(The mother who feeds her child without making the least effort to teach him to hold the
spoon for himself and to try to find his mouth with it, and who does not at least eat
herself, inviting the child to look and see how she does it, is not a good mother.-The Montessori Method)